

YAZAR: Sabahattin Ali
YAYINEVİ: Yapı Kredi Yayınları
SAYFA SAYISI: 137
Yazar Hakkında
25 şubat 1907’de Edirne’de dünyaya geldi. Babasının mesleğinden dolayı düzenli bir eğitim hayatı olmasa da ilk öğretim hayatını tamamlayıp Balıkesir Muallim Mektebi’ ne başladı. İstanbul’daki okulunda öğretmeni olan Ali Canip Yöntem’in destekleri ve yönlendirmeleriyle birçok şiir, öykü ve denemeleri gazete ve dergilerde yayınlandı. İki yıl Almanya’da eğitim aldıktan sonra memleketine dönüp tekrar öğretmenlik yaptı. Atatürk’ ü hiciv ettiği ve İsmet İnönü’yle alay ettiği gerekçesiyle farklı dönemlerde hapis yattı. Ülkeyi terk etmek isteğine pasaportunun onaylanmamasıyla karşılık verilen Sabahattin Ali, yurt dışına kaçmak için anlaştığı kaçakçı tarafından öldürüldü.
Kitap İncelemesi
Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler… Siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz… Bizler: Batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz Çingene’ ler
Dinle adaşım, sana bir Çingene’ nin aşkını anlatayım.
Diye başlıyor öykü. Atmaca, yaz gelince köy köy dolaşarak konaklayabilecekleri bir yer arayan Çingene kabilesinin üyesidir. Heybeti ve yakışıklılığıyla bütün kızları kendine hayran bırakan Atmaca, öyle bir klarnet çalar ki dinleyen kendinden geçer göz yaşlarını tutamaz. Konakladıkları köydeki değirmenin sahibinin kızına tutulan Atmaca açılmaya karar verir. Değirmencinin kızı sağ kolunu yıllar önce değirmene kaptırmış bu nedenle yaşıtlarından kendini hep eksik hissetmiştir. Atmacanın ilanı aşkına “ benim bir kolum yok, hep acaba benim yerime başka biriyle evlensen daha mı mutlu olurdun diye düşüneceğim” diyerek Atmaca’ yı sevmesine rağmen reddeder.
Günden güne tükenen Atmaca hayattan iyice kopar eğlencelere katılmaz, klarnetini eline almaz olur. Birgün klarnet çalacağını söyleyerek herkesi toplar. Atmaca klarneti Değirmencinin kızının gözünün içine baka baka öyle bir çalar ki kimse göz yaşlarını tutamaz. Herkesin yüreğini parçalayan Atmaca, klarneti fırlatarak değirmene doğru koşar ve sevdiğine göre fazla olan sağ kolunun bile isteye parçalanmasına göz yumar.
Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?… Çoook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu… Ve onu herhalde çok kucakladın… Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa.
Kitap on tane hikayeden oluşmakta. Hikayelerin arasında en sevdiğim kitaba adını veren Değirmen oldu. Sebahattin Ali kaleminin hüznünü her bir hikayeye fazlasıyla yansıtmış. Ben okuma listelerimde Sebahattin Aliye sonbahar ve kış aylarında daha çok yer veriyorum. Havanın kasvetine yazarın hüznü ve duygusallığı daha çok yakışıyor. Değirmen de diğer kitapları gibi tekrar tekrar üstünden geçmek isteyeceğiniz alıntılarla dolu. Bence tam mevsimi. Haydi herkes Sebahattin Ali okumaya.
Kitaptan Alıntılar
Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmemiştir.
Sayfa 14
Ne yapacağımı, bu halin beni nereye götüreceğini sorma, bende artık kuvvet yok, akıl yok, düşünce yok, yalnız aşk var.
Sayfa 20
Ayrı, her şeyden, herkesten ayrı ve uzak kalmak, yalnız kendisini dinlemek, yalnız kendi düşünebileceği gibi düşünmek istiyordu.
Sayfa 31
Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ‘ Dünyada neler gördünüz?’ Dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki…’
Sayfa 39
Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz?
Sayfa 39
Çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar.
Sayfa 41
Heyhat, saadet dedikleri el, insanları okşamaktan pek hasistir.
Sayfa 46
Halbuki en çok okuduğum bir kitabın en çok okuduğum bir satırı bile bana bazan başka şeyler söyleyebilir.
Sayfa 65
Ben burada yalnızlığı bardak bardak içiyorum.
Sayfa 72
Emeğinize sağlık muhteşem bir yorum olmuş🌺