

YAZAR: LEV NİKOLAYEVİÇ TOLSTOY
YAYINEVİ: TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
KİTABIN ORİJİNAL ADI: Смерть Ивана Ильича
SAYFA SAYISI: 84
Yazar Hakkında
9 Eylül 1828′ de Tula’da doğdu. İki yaşında annesini dokuz yaşında babasını kaybetti. Doğu Dilleri okumak üzere Kazan Üniversitesi’ne gönderildi. eğitimini yarıda bırakıp Hukuk Fakültesine girdi. Hukuk eğitimini de yarıda bırakan yazar orduya katılmak üzere başvuruda bulundu. Çocukluk, İlk gençlik, Gençlik gibi yazdığı ilk eserlerinin başarıya ulaşmasıyla kendini edebiyata adadı. 1880’den sonra Hristiyanlıkta kendine ait görüşleri yüzünden kilise tarafından aforoz edildi. Savaş ve Barış eseri yaşama sunulan bir destan olarak nitelendirilen yazar eserlerinde çoğunlukla manevi arayış içindedir.
Kitap İncelemesi
Yüksek Yargıçlar Kurulu üyesi İvan İlyiç her şeyin hep daha iyisine layık olduğunu düşünür ve kibrine yenik düşerek hayatını gösterişe teslim eder. Fakat yakalandığı hastalık onu ikili bir psikolojiye sürükleyecektir. Bir yandan ölümle mücadele ederken diğer yandan ölüme teslim olur. İvan İlyiç bu süreçte, ölümü yaklaşırken çektiği yalnızlığın aslında onca zamandır fark etmediği her zaman ki yalnızlık olduğunu idrak edecektir. Zengin ve gösterişli hayatını kaybetmek istemeyen İvan İlyiç’in yaşama bağlanma çabalarına darbe indiren acıları o kadar gerçekçi ki insanın sağlıklı olduğuna şükretmemesi okuyucu için nankörlük olacaktır. Çektiği bedensel acılara ruhsal acıları da eklenen İvan İlyiç’in hayatının zorlu günleri acıma duygunuzu harakete geçirecek merakla ve tek solukla kitabı sonlandıracaksınız.
Kitaptan Alıntılar
sayfa 41
Ölümün kıyısında, onu anlayacak, ona acıyacak hiç kimse olmadan böyle tek başına yaşayacaktı
sayfa 45
Yaşam ve … ölüm! İşte o kadar! Yaşıyordum… bir yaşamım vardı, ama şimdi usulca elimden kayıyor ve ben onu tutamıyorum.
sayfa 57
Ona acıyan da yoktu; ne durumda olduğunu anlamak isteyen yoktu ki, ona acıyan olsun!
sayfa 61
Hep aynıydı. Kimi zaman ufacık bir umut ışıltısı belirir gibi oluyor, kimi zaman da bir umutsuzluk denizi kudurmaya başlıyordu, ama hep aynıydı: Aynı acı, aynı keder, aynı iç sıkıntısı…
sayfa 70
Umarsızlığına, korkunç yalnızlığına, insanların acımasızlığına, Tanrı’nın acımasızlığına, Tanrı’nın yokluğuna ağlıyordu.
sayfa 71
Belki de sürdürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir?
sayfa 74
Acıların zaman içinde gitgide artması gibi, hayat da bütün olarak hep daha kötüye gidiyor, diye düşünüyordu.
sayfa 75
Hayat gitgide artan acılar demek; artan bir hızla en dibe, en korkunç acılara doğru uçmak demekti.
sayfa 80
Gerçek bu değil. Yaşadığın ve yaşamakta olduğun herşey yalan. Senden hayatı da ölümü de gizleyen koca bir yalanı yaşadın sen