

Yazar: Alexandre Dumas
Orijinal Adı: Le Conte De Monte-Cristo
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 1.cilt 760, 2. Cilt 765
Yazar Hakkında
Alexandre Dumas 1802 de Fransa’da dünyaya geldi. Yeterli eğitimi alamayan yazar para kazanmak için Parise gitti. Fransa Kralı Orleans Dükü Louis Philippe’nin hizmetinde çalıştı. Yazarlık kariyerine tiyatro yazarlığı ile başladı. Pahalı zevkleri ve bir çok gayri meşru çocuğu olan yazarın aynı adlı gayri meşru oğlu Alexandre Dumas’ da babasının izinde bir yazar olmuştur.
Kitap İncelemesi
Genç denizci Edmond Dantes sefer sırasında ölen geminin kaptanının vasiyeti üzerine dümenin başına geçerek gemiyi sorunsuz bir şekilde memleketi Marsilya’ya ulaştırır ve kaptan ünvanını alır. Marsilya’da onu yaşlı babası ve nişanlısı Mercedes mutlulukla karşılar. Düğün hazırlıklarına başlayan Edmond ile Mercedes’ in kavuşmalarını istemeyen biri vardır. Mercedes’ e deli gibi aşık olan kuzeni Fernand. Mercedes için herşeyi yapmaya hazırdır Fernand. Edmond Dantes’i kıskanan tek insan Fernand değildir. Gemide aldığı yeni ünvanından rahatsızlık duyan muhasebeci Danglars’ da fena halde Dantes’e düşman kesilmiştir.
Danglarsla Fernard birlik olup Edmond Dantesi Napolyonun casusu olarak ihbar edip zindana attırır. Böylelikle Fernard Mercedes’le evlenebilecek Danglars ise hakkı olan kaptanlık ünvanını ele geçirecektir.
Düğün günü nişanlısı Mercedes’in yanından zindana gönderilen Dantès için ondört yıl süren mahkum hayatı başlamıştır. Nişanlısını kurtarmak için elinden geleni yapan Mercedes çabalarının boşuna olduğunu söylemeleri üzerine Fernand’la evlenmeye mecbur kalır.
Edmond Dantès’e sürgün hayatında eşlik eden Abbe Farya bilge bir rahiptir ve Dantes’in yapılan ihaneti farketmesini sağlar. Zindan hayatı boyunca onu eğitir ve Monte Cristo Adası’ndaki hazineyi bulmasını kafasına sokar. Edmond Dantès’in hayatında artık tek bir gerçek vardır. İNTİKAM. Hazineyi bulup onu zindana mahkum eden herkesden intikamını almayı kafasına koymuştur. Abbe Farya’nın ölümü üzerine cesedin koyulduğu çuvala kendi girerek denize atılmasını sağlayan Dantès hapisaneden kurtulmayı başarmıştır.
Bulduğu hazineyle birlikte yeni hayatına zengin biri olarak başlayan Dantès, Monte Cristo Kontu adını alır. Hayatını karartan insanların karşısına çıkmadan önce hepsini yakından takip eder ve zaaflarına kadar bütün sırlarını öğrenir. Şimdi intikam vaktidir. Monte Cristo Kontu artık hepsinin hayatına tek tek sızıp ondört yılın acısını zevkle çıkaracaktır.
İlk olarak nişanlısı Mercedes’in kuzeni Fernand’la evlendiğini duyan Dantès çiftin oğulları Albert de Morcef’i para karşılığı kaçırtıp kurtararak güvenlerini kazanır. Mercedes aşık olduğu bu adamı tanısa da sesini çıkarmaz. Fernand Tepedenli Ali Paşa’nın hizmeti sırasında Paşa’ya ihanet edip yakalanmasını sağlayarak yüklü bir rüşvetle zengin olmuştur.
Tepedenli Ali Paşa’nın kızı Haydee’yi esir pazarından kurtaran Monte Cristo yaptığı planlar doğrultusunda Haydee’nin şahitliğiyle Fernand’ın savaş suçu işleyerek vatana ihanetini ispatlayarak idam kararına neden olur.
Monte Cristo’nun Edmond Dantès olduğu zamanlarda masum olduğunu bildiği halde suçlanıp zindana atılmasına vesile olan savcı Vilford’da tüm bu intikam planlarından payını alacaktır.
Karakterler
Edmond Dantès
Marsilyalı genç denizci. İhanete uğrayıp hapse atıldıktan sonra kaçmayı başarıp Monte Cristo Adası’ndaki hazineyle zengin olan ve intikam planlarını tek tek gerçekleştiren ana karakter.
Mercedes de Morcef
Dantès’in aşık olduğu nişanlısı. Dantès hapse atıldıktan sonra kuzeni Fernand’la evlenir. Albert de Morcef’in annesidir.
Fernand de Morcef
Tepedenli Ali Paşa’nın hizmetinde iken rüşvet karşılığı Paşa’nın yakalanmasını sağlayarak zengin olan balıkçı. Mercedes’in kuzeni ve kocası, Albert de Morcef’in babası.
Gerard de Villefort
Dantès’i masum olduğunu bildiği halde babası Nuvardiye’yi kurtarmak adına mahkemesiz zindana gönderen savcı.
Peierre Morrel
Edmond Dantès’in kaptanlık yaptığı geminin sahibi armatör. Dantès’i kurtarmaya çalışsada başarılı olamaz. Monte Cristo olarak Dantès Morrel’e çok yardımda bulunur fakat asla kimliğini belli etmez.
Danglars
Dantès’in çalıştığı geminin muhasebecisidir. Kaptan ölünce kendisinin yerine geçmesi gerektiğini düşünerek kıskançlığından Fernand’la birlik olup Dantes’i zindana attırır.
Albert de Morcef
Fernand’la Mercedes’in oğludur.
Abbe Farya
Dantès’e zindandaki günlerinde eşlik eden yaşlı bilge rahip. Edmond Dantès Monte Cristo Adası’ndaki hazineye Abya Farya sayesinde ulaşır.
Nuvardiye de Villefort
Savcı Gerard de Villefort’un babası Napolyon’un en sadık adamlarındandır. Yaşlı ve felçlidir.
Franz de Epinay
Savcı Villefort’un kızınun nişanlısıdır. Nuvardiye’nin babasını yıllar öncesi öldürdüğünü öğrenmesi üzerine nişanı atar.
Valantin
Nuvardiyenin torunu savcı Villefort’un kızıdır. Nişanlısı Franz de Epinay’la asla istememektedir çünkü Maximillen Morel’e aşıktır.Nuvardiye ile iletişim kurabilen tek kişidir.
Maximillen Morel
Valantin’in sevgilisidir.
Haydee
Tepedenli Ali Paşa’nın kızıdır. Monte Cristo onu esir pazarından satın alıp kurtarmıştır.
Kitap benim en sevdiğim klasik olup defalarca okumama rağmen doyamadığım bir kitaptır. İş bankası kitabı tam metin olarak yayınladığı serisinde güzel bir çeviriyle okura sunmuş. Hakkında sayfalar dolusu yazabileceğim kitabın yorumunu kendiniz yapmanız açısından kesinlikle ve şiddetle okumanızu öneriyorum.
Kitaptan Alıntılar
Suçluyu bulmak istiyorsanız, önce işlenen suçun kime yaradığını araştırın.
( 1. Cilt sayfa 188 )
Bu dünyada refah içinde yaşamak için dürüst olmak yetmiyor
Bu dünyada refah içinde yaşamak için dürüst olmak yetmiyor.
( 1. Cilt sayfa 197 )
( 1. Cilt sayfa 456 )
Hayatta insanın zihnini cidden meşgul eden tek bir mesele vardır: ölüm
( 1. Cilt sayfa 541 )
Kuşkusuz herkes var olmayı sürdürüyor ama aynı koşullarda değil
Her felaketin iki ilacı vardır: zaman ve sessizlik…
( 1. Cilt sayfa 627 )
Oysa insan ancak Tanrı gibi yaratmayı ve yok etmeyi öğrendiğinde mükemmelleşecek, şu an sadece yok etmeyi biliyor, yani daha yolun yarısında kendisi için döndüğüne, güneşin sadece kendisi için parladığına, ölümün sadece kendisini yok edeceğine inanır; yüksekçe bir otun üzerinde Tanrı’yı lanetleyen bir karıncadır!…
Oysa insan ancak Tanrı gibi yaratmayı ve yok etmeyi öğrendiğinde mükemmelleşecek, şu an sadece yok etmeyi biliyor, yani daha yolun yarısında.
( 1. Cilt sayfa 710 )
( 2. Cilt sayfa 217 )
Ulvi bir kederle yaralanmış bir yürek sıradan heyecanlardan etkilenmez
“Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar.”
( 2. Cilt sayfa 229 )
( 2. Cilt sayfa 231 )
Hayat nedir ki? Ölümün bekleme noktasında bir mola.
“Ey insanlık!” diye mırıldandı d’Avrigny. “Hayvanların en bencili, tüm yaratıkların en benmerkezlisi, dünyanın sadece kendisi için döndüğüne, güneşin sadece kendisi için parladığına, ölümün sadece kendisini yok edeceğine inanır; yüksekçe bir otun üzerinde Tanrı’yı lanetleyen bir karıncadır!…
( 2. Cilt sayfa 326 )
2. Cilt sayfa 274 )
İki tür bakış vardır: bedenin bakışı ve ruhun bakışı. Bedenin bakışı bazen unutabilir ama ruhun bakışı daima hatırlar.
“Canımın sıkıldığını hissettiğimde bana hep iyi gelen çok etkili bir ilacı size tavsiye edebilirim.”
( 2. Cilt sayfa 387 )
“Hangi ilaç?”
“Yolculuk.”
Ahlâkî yaraların gizlenseler de asla kapanmamak gibi bir özellikleri vardır; dokunulduklarında ağrımaya, kanamaya hazırdırlar; yürekte canlı ve açık beklerler.
( 2. Cilt sayfa 402 )
Bedenin ölümüne hiç üzülmüyorum: Bedensel yaşamın sona erişi, her şeyin uzayıp gittiği, her bahtsızın özlemini çektiği bir huzur haline geçiş değil midir?
( 2. Cilt sayfa 444 )
İştahı kesen iki duygu vardır: keder ve aşk.
( 2. Cilt sayfa 467 )
Dünyada sevdiği ve arzuladığı tek varlığı kaybeden birinden daha bahtsızı olabilir mi?
( 2. Cilt sayfa 717 )
( 2. Cilt sayfa 754 )
Ölüm, kendisiyle iyi mi kötü mü ilişki kurduğumuza göre ya bizi yavaşça beşikte sallayan bir sütanne gibi dosttur ya da ruhu bedenden şiddetle söküp alan bir düşmandır.
Kitap çok anlamlı ve hayatın içinden aslında bir bakıma kötü şeylerin iyi şeylere vesile olduğunu vurgularken diğer yandan insanların para için onurlarını çiğnemesini anlatan bir kitap
Merhaba, kesinlikle kitapta hayatın içinden herşey mevcut. Aşk, ihtiras,intikam,korku… İnsanın hayal gücünün aktifleşmesine yönelik çok fazla kurgu var. Dalıp gitmek söz konusu bile olmuyor merak hep uyanık bir şekilde tamamlıyorsunuz. Kesinlikle okunmalı okutulmalı. Bloğumu ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Arkadaşlarınıza da önerirseniz çok mutlu olurum. Kitapla ve sevgiyle kalın☺️